14 Kasım 2013 Perşembe

LİVANELİ - "KARDEŞİMİN HİKAYESİ"

Bazı yazarlar vardır ki yeni kitaplarını okumak şarttır. Livaneli de öyle bir yazar benim için. "Son Ada" kitabındaki anlatımıyla beni etkileyen Livaneli "Serenad" eseriyle deyim yerindeyse beni sarsmayı başardı. Kardeşimin Hikayesi çıktığında, Serenad'ın etkisini bulamam diye okumayı erteledim. Ama nereye kadar... Sonunda kitabı 2-3 gün içinde okudum.

Kitabın ilk yarısı bir türlü ilerlemedi. Sanırım hala Serenad ile kıyasladığım içindi. Ya da yazar bunu bilerek yapmıştı. Ne zaman kitabın yarısına geldim, su gibi akmaya başladı. Olaylar anlaşılmaya, tüm kitap boyunca sır gibi saklananlar çözülmeye başladı.

Kitabın sonunda şaşkınlık nidaları atarken buldum kendimi. Ne kadar kafa yorarsam yorayım sonunu tahmin edemediğim bir kitap oldu (kısmen aslında).

Kitap günümüzün Binbir Gece Masalları tadında. Tek fark Şehrazad olarak bir erkeğin bitmesini istemediği geceler boyu anlattıkları var. Bir balıkçı köyünde cinayete kurban giden kadının ardından ortaya çıkanlar, katili bulma çabaları, hayattan el etek çekip buraya yerleşen mühendisin kitaplarla dolu (yer yer) fantastik yaşamı. Böyle yazınca sıradan bir olay kurgusu gibi kalıyor kitap
Aşkın insanlara neler yaptırabileceğinin de bir örneği aslında uçuk da olsa...

Kardeşimin Hikayesi sıradan bir aşk hikayesinden, cinayet romanından çok çok daha fazlası.

Kitapla ilgili ne söylersem ipucu olup, heves kaçıracaktır. Bu nedenle en iyisi kitabı edinip, Livaneli'nin muhteşem olay örgüsünün tadını çıkarmak olacaktır.

Bu arada SERENAD'ın yeri hala bambaşka...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder