25 Kasım 2012 Pazar

CYRANO DE BERGERAC ANKARA DEVLET TİYATROSU'nda






Tiyatro severleri her mayıs ayı bir hüzün kaplar. Ama aynı hüzün 1 Ekim’de yerini çocuksu bir sevince bırakır. Özellikle devlet tiyatrosu müdavimleri için heyecan vericidir.
Ankara Devlet Tiyatrosu’nda bu sezon her sezonda olduğu gibi perdelerini açmaya hazırlanırken, sadık izleyicisi için güzel ve başarılı oyunlar sahnelemek için olanca gücüyle çalışmış.
Bu oyunlardan biri var ki bu yıl ki Ankara Devlet Tiyatrosu repertuvarında görenleri çok sevindirmiştir.
İşte o oyun “Cyrano De Bergerac”.
Koca burnuyla ahkam kesen, çevresindekilere kılıç nasıl kullanılır öğreten, mağrur, inatçı ama bir o kadar da duygusal Cyrano…
Duygusal çünkü kendisini çirkin görüp, sevdiğine açılamayacak hatta ve hatta aşkını bir yana bırakıp gururunu hiçe sayıp, sevdiğini her şeyin üstünde tutacak kadar gururlu bir aşık…
Aşkına karşılık gözetmeksizin, sevdiğinin mutluluğu için kendi duygularını hiçe sayan, aradan çekilmeyi göze alacak kadar da  düşünceli ayrıca.
Bunların dışında dürüstlük abidesi de Bergerac. Boyuneğmezliği, doğruluktan şaşmaması, haksızlığa duvar olması, açgözlü olmaması onu o yapan özelliklerden. Zaten öyle olmasaydı, ünlü “İstemem eksik olsun” tiradı bu kadar meşhur olabilir miydi? İster sinema filmi, ister tiyatro oyunu olarak izleyin Cyrano’yu, sizi içine alan öyle bir etki var ki sözlerinde, belleğinize yer etmemesi imkansız.
Fransız yazar Edmond Rostand'ın ,Cyrano de Bergerac'ın gerçek hayat hikayesinden yola çıkarak kalema aldığı oyun, Sabri Esat SİYAVUŞGİL'in başarılı çevirisiyle bizlerle buluştu. Film versiyonu açısından bakarsak bilenlerin zihninde usta seslendirme sanatçısı Rüştü ASYALI'nın Cyrano yorumu kalmış olmalı.
Cryano karakterine bu zamana kadar beyazperde ve tiyatroda hayat verenlere gelecek olursak, 1950’de Jose Ferrer’in, 1990 da ,ise Gérard Depardieuile sinema perdesinde hayat buldu. Tiyatroda ise Müşfik Kenter, Bülent Emin Yarar gibi önemli isimler  sahneye taşıdı. 2012 – 2013 Devlet tiyatroları sezonunda ise tarihi karakteri son dönem Türk tiyatrosunun başarılı ismi Durukan ORDU canlandırıyor.
Oyunun yönetmenliğini ise başarılı bir isim Işıl KASAPOĞLU üstlenmiş. Müziklerini Joel SİMON'un üstlendiği oyunda, Zeynep YASA, İrfan KILINÇ, İsmet NUMANOĞLU gibi tiyatronun önemli isimleri bulunuyor.
Oyunu beklerken, başlamasına yakın sizi hoş bir sürpriz karşılıyor. İzleyicinin kendini oyunun içinde hissetmesi açısından güzel düşünülmüş.
Dekor, kostümler adeta göz kamaştırıcı. Üzerinde çok çalışılıp, emek verildiği belli oluyor.
Müzik de oyunla bütünlük sağlıyor, oyundan çıktıktan sonra, günler geçse de müzik kulağınızda, müzisyenleri sizin peşinizden götürüyor.
Gelelim oyunculuklara… Bir tiyatro üstadı, bilirkişisi olmadığım için bu konuda ahkam kesemem. Gözlemlediğim her oyuncunun rolünü hakkıyla üstlenmiş olmasıydı.
Oyundaki rol ağırlığı sebebiyle, lokomotif rolünü üstlenen Durukan Ordu olmuş. Kendisi de başarısı ve deneyimiyle rolün hakkını fazlasıyla veriyor.
Cyrano’nun takipçileri için şunu söyleyebilirim. Eğer 1950 yapımlı Jose Ferrer’in başrolünde olduğu versiyonunu izlediyseniz oyun boyunca filmi ve oyunu karşılaştırmadan kendinizi alamıyorsunuz. Fakat oyun sonunda tüm bu karşılaştırmalardan sıyrılıp kendinizi dakikalarca sürecek bir alkış sağanağının ortasında buluyorsunuz.
x
Ve sonra kendinize şunu diyorsunuz… “Bir daha ki sefere matinede izleyeceğim oyunu…” ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder