Hasan Ali Toptaş’ı Gölgesizler filmiyle tanımıştım. Filmin
kitabı olduğunu da sonra öğrendim. Gerçek bir gazete haberinden esinlenerek
kaleme almıştı kitabını. Sonrasında da başarılı ve etkileyici bir film olmuştu.
İşte o zaman Toptaş yer buldu hayatımda. Sonrasında Ankara Film Festivali
jürisi oldu. Sinemada kafamı nereye çevirsem, oradaydı. Filminden öyle
etkilenmiştim ki, pencereden esrarengiz şekilde dışarı bakan adam şimdi
baktığım her yerde oluveriyordu !
İşte budur Hasan Ali Toptaş’la olan bağım. Derken kütüphane
raflarında bir kitap gözüme çarpar oldu:
“BEN BİR GÜRGEN DALIYIM”. Cılız bir kitap gibi görünse de nedense dikkatimi
çekmişti. Gezi direniş sonrası ağaç temalı kitaplar daha da “ben burdayım” der
olmuştu zaten. Sonunda okumayı ertelediğim bu incecik kitabı okudum.
Gürgen ağacının gözünden görüyoruz her şeyi, onun dilinden
öğreniyoruz nasıl canlarına kıyıldığını. Öyle etkili bir anlatımı var ki
yazarın, sanki gürgen karşımda ve haykırıyor bana.
Bir kitaba başladığımızda illaki sonunu tahmin etmeye
çalışırız. Bende çalıştım… Tahminimde yanılmayı, vahşi adamların baltaları
karşısında dimdik duran, toprağına tutunarak direnen gürgen ağacının böylesine –istemediği,
korktuğu- bir sonu olmamasını diledim. Ne yazık ki tahminim tutmuştu.
İlk kez 1985 yılında yayımlanan öykü, ilerleyen yıllarda
genişletilmiş ve kitap halini almış. Sonu bakımından çocuklar için uygun olur
mu bilemiyorum. Fakat çocuğunuzun özellikle 3. – 4. Sınıftan itibaren Türkiye gerçeklerini,
yaşanan acıları öğrenmesini, kayıtsız kalmamasını isterseniz birlikte
okuyabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder